Fazla mı duygusalım.. ya da çok mu hissiz bilemiyorum.. Bugünlerde kaleme kağıda ihanetteyim.. Yazamıyorum.. Kafamın içindeki sesler birbirine karıştı.. üşendiğimden ya da -güneş olmadığından olsa gerek- enerjisizlikten sesleri birbirinden ayıramıyorum. Standart altı günlerimdeyim.. Üretmeyen.. düşünmeyen.. yapmayan..
Kendime ulaşamıyorum ki bu megaloman bir insan için depresyon sebebidir.. Henüz depresyonda değilim :) Ama boşa giden her güne isyandayım..
Korku besler kimilerini.. Beni tıkıyor.. Neden korktuğumu bilmiyorum.. Sesim cılızlaştı yine.. Sürekli tedirgin hallerdeyim.. Ayaklarım yere sağlam basmalı.. bana iyi gelen tek şey bu aslında.. ayaklarımı hissetmiyorum oysa şimdi..
öyle düzeni bozuk bir yerindeyiz ki zamanın.. belki de ayaklarımı vura vura avazım çıktığı kadar bağıra bağıra isyan etmem gereken şeyler olduğunu biliyor fakat gücümün yetmeyeceğinden korkuyorum..
kadınları, çocukları, hayvanları ve hatta çiçekleri koruma çemberime sığdıramamaktan korkuyorum..
halbuki yapmalıyım.. belki bu başı bozuk düzeni yakıp kül edemeyeceğim ama en azından o ateşe ben de odun atmalıyım.. bu düzen bir ucundan yanmaya başladıysa diğer ucunu da ben ateşe vermeliyim.. bazı şeylerin düzelmesi için yok olması gerekir.. bazı noktalar düzeltmenin mümkün olmadığı yerdedir.. yeniden inşa etmek gerekir.
tam adım atacağım yolum kesiliyor yüzyıllar öncesi bir hikayeyle.. sonra diyorum ki değişmemiş işte.. yıllar değişmiş.. kuşaklar değişmiş.. ülkeler.. yönetim şekilleri.. yönetenler.. tanrılar bile değişmiş de düzen değişmemiş.. lanet olsun.. çok yorulacağım yine.. boşa yorulacağım.. bu düzen için yorulurken çok şey kaçıracağım hayata dair.. lanet olsun.. ne bencilim.. ne dengesiz..
yapmalıyım.. nasıl yapılacağını bulmalıyım.. en azından sesimi çıkarmanın bir yolu olmalı.. bağırmayı öğrenmeliyim.. öğretmeliyim canı yanana bağırmayı.. çığlık atmak zorunda kalmadan bağırabilmeli insanlar haksızlığı, işkenceyi, savaşı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder